31.07.2009     Hutbeyi İndir/Yazdır

TEVBE ve BERAT

فَمَن تَابَ مِن بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Maide, 39

Değerli Müslümanlar!

Herbirimiz, yegâne kusursuz olan Allah’ın, kusurlu kullarıyız. Ten renklerimiz, yeteneklerimiz farklı farklı olsa da ortak paydamız kusurlu oluşumuzdur. Ancak; Allah’a karşı hata edenler ikiye ayrılır. Hatasını itiraf edenler ve hatasında ısrar edenler. Bunların ilk örnekleri de Âdem’le şeytandır. İkisi de birer günah işlemişken Âdem (a.s.) tevbe edip bağışlanmıştır. Şeytansa hem Allah’ın hükmünü beğenmemiş, kendi hükmünü beğenmiş hem de günahını savunmuştur. Bundan dolayı insanın apaçık düşmanı ilan edilmiş ve lanetlenmiştir. Kur’an tam yedi yerde işte bu hatayı itiraf ile hatada ısrarın kıssasını anlatır ve Âdem’le şeytanın arasındaki farkın tevbe olduğunu bizlere hatırlatır.

Kıymetli Müslümanlar!

Tevbe zaman zaman yerinden oynayan kulluk koordinatlarımıza ayar vermedir. İnsanın doğasına Allah’ın döşediği altyapı olan fıtratımıza dönmedir. Kendimizi yeniden kazanma iradesidir.

İçimize ayna tutup kendimizle yüzleşmek ve özeleştiri yapmaktır. Tevbe pişmanlığımızı kelime kalıplarına dökmekten ziyade psikolojik bir şuur halidir. Yüreğimizin en mahrem sırlarını, amellerimizin arka planlarını tüm ayrıntılarıyla bilen Rabbimize, ‘gidecek başka kapım yok, bağışlamaya yetkili biricik merci Sensin’ mesajımızdır.

Tevbe sadece bir pişmanlık değil aynı zamanda işlediğimiz o günaha bir daha dönmemek için içtiğimiz anttır. Sadakat gösterilmemiş antlarsa sadece vebal arttırır ve o tevbelerimiz de tevbeye muhtaç olur.

Tevbe bir iddiadır, ispatıysa ıslah olmadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: ‘ Kim işlediği zulümden sonra tevbe edip kendini düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder; çünkü Allah bağışlayandır, merhametli olandır.’ (1)

Makbul tevbe günahın ardından geciktirilmeden yapılan tevbedir. Zira Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyrulur: ‘Allah, kötülüğü bilmeyerek yapıp ta, hemen tevbe edenlerin tevbesini kabul etmeyi üzerine almıştır. Allah, işte onların tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hükmünde tam isabet kaydedendir. Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman: Şimdi tevbe ettim diyenler ile inkârcı olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azap hazırlamışızdır.’ (2)

Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde, ‘Her insan hata yapabilir, fakat hata yapanların en hayırlısı çokça tevbe edenlerdir’ (3) buyurur.

Kıymetli Mü’minler!

Önümüzdeki çarşambayı perşembeye bağlayan gece, Şaban ayının onbeşinci gecesi Berat Gecesidir. Berat, borçtan, suç ve cezadan kurtulmak anlamını taşır. Peygamberimiz şöyle buyurur:

‘Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Allah o gece güneş doğuncaya kadar, dünyaya rahmetle tecelli ederek şöyle buyurur: Yok mudur bağışlanmak isteyen, bağışlayayım? Yok mudur rızık isteyen, rızıklandırayım? Yok mudur dert ve musibete yakalanan, şifa vereyim? Daha ne gibi istekleri olan varsa istesinler vereyim.’ (4)

Berat gecesi aynı zamanda Kur’an ayı olan Ramazan’ı müjdeler. Kur’an’ın yeryüzüne inişinin başlangıcı olan Ramazan ayında, Kur’an’ın yüreğimize de inmesi için, yüreğimizde bir takım hazırlıklar yapalım, onu samimi tevbemizden çağlayan gözyaşımızla yıkayalım ve sonra yüreğimizi Kur’an’a ayarlayalım. Anlamak ve yaşamak niyetiyle kendimizi O’na teslim edelim. Rehber Kur’an’sa ayaklarımız üstünde sağlam duracağımızı, rehber Kur’an değilse rüzgâr önündeki yaprak gibi savrulacağımızı unutmayalım.

Bu duygularla Kur’an berat aldırır diyor ve berat gecenizi şimdiden kutluyorum.


(1) Maide / 39
(2) Nisa / 17-18
(3) İbn-i Mace, Zühd,30/4251
(4) İbn-i Mace, İkametü’s-Salat,191